Hikaye | Kategoriler | Hikayeler

Hudutta Vatan Nöbeti



   Vatani Görevimi yapmak için acemi birliğimden usta birliğime giderken yolda başka bir askerle tanıştık aynı birliğe düşmüştük ve askerlik üzerine muhabbetlerle yolculuğu eğlenceli hale getiriyorduk. Biliyordumki ikimizinde içinde burk bir sevinç vardı sonuç olarak gittiğimiz yer tekin olmayan bir yerdi bunun ikimizde bilincindeydik hudutta Türk yopraklarını koruyacaktık bu bizim için bir onurdu ve her Türk genci gibi Bizlerde bu vatan için seve seve canımızı ortaya koymaya hazırdık.



   Birliğimize teslim olduktan sonra cevremizi tanımaya çalışıyorduk, yolda tanıştığım arkadaşım Mesut'la hep beraberdik kaldığımız ranzalar bile yan yanaydı bütün günümüz beraber geçiyordu, Eğitimlerimiz nöbetlerimiz hatta boş vakitlerimiz bile beraberce geçilen güzel sohbet ve dost ortamındaydı.



   O hep iyi bir yeremi geldik diye soruyordu bende hep bilmediğimi söylüyordum askeliğimizin 4. gününde pusudan gelen tim birliklerini gördük 2 gün dinlendikten sonra yeniden dağlara gideceklerini öğrendik hepsinin suratında büyük bir mutluluk ve sevinç vardı dağlarda yine Türkiye Cumhuriyetini bölmeye çalışan PKK denilen o illeti kovalamışlar ve tam kadro olarak gittikleri görevlerindine tam kadro olarak geri gelmişlerdi, ve arkalarında 16 pislik bırakmışlardı hepsinden kalan son şeyleride bölüğümüze getirmişlerdi bu olay ben dahil herkezi gururlandırmıştı.



   Eğitimlerimiz sürüyor ve ben Mesutla daha bir şevkle daha bir azimle eğitimlere devam ediyordum ve son haftamızda bizlere koordinasyon eğitimi vererek dağlarda olumsuz durumlarda neler yapacaklarımız anlatıkdıktan sonra ayrı bir tim olarak dağlara çıkacağımızı öğrendik. Birliğimizde büyük bir sevin. ve huzur vardı kimse bölemezdi bu bütünlüğü ertesi gün belirlenecek olan 4 farklı timin içinde ben olacaktım ve Mesutta ona dedimki



   - Kardeşim umarım aynı timde oluruz seninle. Oda



   - Ne önemi var kardeşim aynı dava için bu Vatan toprakları için mücadele etmeyecekmiyiz dedi



   Ben o an biraz durakladım ve gözlerim dolu dolu oldu boğazıma bir şeyler takılıyor ve yutkunamıyordum o huzuru o mutluluğu ve o Sevinci ancak asker ocağında olanlar anlayabilirlerdi. Mesuta sıkı sıkı sarıldım ve oda bana allah yardımcımız olsun kardeşim dedim ve o gece uyuduk.



   Sabah oldu ve uyandık Timler sırasıyla okunuyordu ben 2. time düştüm Mesutun İsmi hala okunmamıştı ve tam ümide kesmişken o ses...



   - Mesut İpek 2.Tim, Tim komutanın Yzb. İlker Akın Başarılar.



   Çok sevinmiştim hemde çok Mesutun sevincini ise yanıma gelince faredebildim onunda gözlerinden her şey netçe anlaşılıyordu.



   Biz o günü bitirirken heyecandan ölecek gibiydik mesutla sürekli sigara tellebdiriyorduk silahlarımız hep yanımızdaydı, Heran bir şey olacakmış gibi G3 tüfeğimize göz bebeğimiz gibi bakıyorduk.



   Ve nihayetinde gece oldu saat 01:13 civarlarında araçlara bindirildik ve Hudut geçişlerinden birisine dopru gittiğimizi öğrendik eğitimlerde neler öğrettiklerini hep aklımdan geçiriyor ve onları uygulamak için geçkalmamam gerektiğini kendi kendime söylüyordum. ve apansız gecenin ardından Tim komutanımızın o Cesaretli o yürekli ve o korkusuz sesi kulaklarımızda cınladı.



   - Araç Dur, Far Söndür, Araç Terket



   Herkez komutla beraber dağılmıştı gecenin karanlığına benim yanımda Mesut ilk öğrendiklerimizle hemen çevremizi kolaçan ettik okadar istekliydikki kimse bu isteği kıramazdı.



   Daha sonra yürüyüşe geçtik bir dağın eteğine çıktık ve bir kalyonun üstünden yeni keşfettiğimiz geçiş yerini gözetlemeye başladık termal kamera okadar yakıyorduki vicudumu gözlerim neredeyse kör olacak gibiydi uzak mesafeler için kullanılan Askarat ise Mesuttaydı mesuta



   - Mesut bu benim gözümü yordu ve gözüm çok fena yanıyor değiştirebilirmiyiz, dedim Oda



   - Olur Tertip tabiki değiiştirebiliriz



   O gece her hangi bi şey olmadı sabah etrafı taradık ve aldığımz istihbaratlara göre güneye doğu yöneldik tam hatırlamıyorum ama rahat 6 saat yürüdükten sonra yarım saat yemek molası verdik dinlendikten sonra 4 saat daha türüdük Mesutun matarasında su bitmişti ve ona mataramdan suyumu uzattım bana az olduğunu söyleyerek şöyle devam etti



   - Tertip buna zamanı gelince senin daha çok ihtiyacın olacaktır.Bende



   - Olurmu kardeşim aynı dava için mücadele ettiğim dava arkadaşıma su vermezsem asıl ozaman ölürüm dedim



   Gece çökmüştü ve pusu için yeni bir yer daha bulmuştuk pusuda yatarken termale bir şeyler takıldı ve bazı arkadaşların bunu benden önce farettiklerini gördüm hemen heyecanlanarak sağıma soluma baktım ve sanırım başlıyorduk ilk sıcak çatışmamıza başlıyacağız Mesut diyene kadar ilk kursun sesi dağların eteklerinde Er Ozandan koptuve gerisi gelmeye başladı okadar heyecen içerisindeydimki biryandan ürğerti bir yandan heyecan karanlıkta tüm bildiklerimi icra etmeye çalışıyordum ve aniden Tim komutanı



   - 2.Tim Kalk İstikamet Ölülere ( ölülere tabiri birliğimizde PKK diye adlandırılıyordu)



   Kalktık ve koşmaya başladık PKK denilen o pislik adamlar kaçıyorlardı amacımızın dışından sapmadan temkinli bir biçinde hedef küçülterek koşuyorduk bi ara Mesutu aradı gözlerim birden yanımda olduğunu far ettim ve o an gördüklerime inanamadım, daha doğrusu mesutu tanıyamadım öyle bir insan olmuştuki Mesut o Hırsı o koşuşu o surat ifadesi tamamen parçalamaya, yok etmeye Öldürmeye endekslenmişti o anı asla unutamıyacağımı orada anlamıştım.



   Harekatımız sper al komutuyla sona ermiş ve sıcak catışmaya alçaktan sürünerek devam ediyorduk Mesut o toprak ve taşın üzerinde öyle bir sürünüyorduki diz kapakları ve kollarının olduğu kamufulaj bölümleri soyulmuş dirseğinden ve diz kapaklarından taze kan damlıyordu tabi o bütün bunların farkında bile değildi herkez gibi öc ve intikam peşindeydi.



   Çatışma sona ermişti herhangi bir kıpırdama veya ses yoktu diz kapağımda ve dirseğimde sulu bir şeyler hissediyordum sanki kolum ve bacaklarım suya girmiş çıkmış gibiydiler gecenin alaca karanlığında öylece bir bakbildim ancak kendime ve gördüğüm manzara beni bile şaşırtmıştı Diz kapağım ve dirseğim sürünmekten parçalanmış ve kamufulaj namına üzerimde bir şey kalmamıştı hayretler içerisinde Mesuta döndüm, Mesut yanıma süzülerek alçak ve belli belirsiz bir sesle



   - Kardeşim Seni bu gece asla unutmayacağım o Hırsını ve gözündeki o ifadeleri sanki başka bir insandın dedi



   İnanamıyordum bilmeden bende aynı duygular içerisinde aynı iç güdülerle hareket ederek resmen insanlıktan çıkıp Ölülerin peşine koşmuştum.



   Gece bitip şafak söktüğünde durduğumuz yerden mevzii alarak ilerlemeye başladık ve PKK lıların yanına gittik benim sayabildiğim yerde yatan kişi sayısı 9 du sonradan 14 kişi olduklarını duydum sağa sola her yana dağılmıştı cesetleri kimi ise hala yaşıyor bacağına koluna gelen kurşunun acısıyla kendinden geçmiş bir biçimde yatıyordu. Bizlere öğretilen taktiklerle Pkklılara yaklaştık El bombası olasılığına karşın en fazla 20 Mt. yaklaşabildik ve sonunda bu metreyi faraltıp kişilere ulaştık ben 3 kişinin yan yana yattığı bir taşın kenarındaydım belliki bu kişiler vurulduktan sonra birbirlerine kadar sürünüp birleşmişlerdi yerde kan izleri vardı 10 metre kadar sürünmüş olmalılardı birisi yüzü yere doğru diğer ikiside yüzü koyuna paralel bir biçimde yüz üstü yaıyorlardı Mesut yanıma geldi ve yüzü bize dönük olanları aramaya başladık şarjör ve bol miktarda ilaç çıkmıştı üzerlerinden diğer yüzü koyun yatanı Mesut çevirdiğinde ise gözlerime inanamamıştım Bu bir bayandı



   Ve hala yaşıyordu saçının kısalığından bayan olacağını kestirememiştik Tim komutanına seslendik ve komutanımıza bir bayan bulduğumuzu ve yaşadığını söyledik yanımıza geldi ve



   - Acısı ona yeter o acıyla sürünerek ölsün dedi üzerinede tükürerek yanımızdan ayrıldı.



   Ve 2 gecelik serüvenimiz 14 cesetle noktalanmıştı birliğimize geldiğimizde 2. Tim olarak O günkü Tim defterimize 14 Ölüler eklediğimiz ve toplam Ölüler kişimizin 154e ulaştığını öğrendim.



   10 ayımız dağlarda farklı Timlerde Pkk kovalamakla geçti tanıdığım veya yeni tanıdığım arkadaşlarımdan Şehit düşenler oldu Gaziler verdik ve bir çok Pkk öldürdük günler içerisinde hep Mesut yanımdaydı tabi bende onun yanında sanki bize bir şey olmayacakmış sanki biz hiç bir zaman ölmeyecekmişiz gibiydik



   Askerliğimizin bitmesine artık sayılı günler kalmıştı Mesut izin kullandığı için benden 20 gün sonra teskere alacaktı bense izin kullanmadığım için 20 gün erken gidiyordum hep askerlik bittikten sonra yapacaklarımızın planlarını yaparak günleri öldürmeye çalışıyorduk bir yandanda dağlarda Ölü Pkk avına çıkıyorduk.



   Askerliğimzin bitmesine artık sayılı günler kalmıştı ve bizim Terrip artık Tim görevinden düşün bölük içerisinde nöbete geçmişti Tim görevini ise yeni gelen asker kardeşlerimiz üstlenmişti artık rahattık ve Mesutla her gece 2 saat nöbet tutuyorduk.



   Günler geçmiş ve benim teskere zamanım gelmişti ve Şafağım artık Doğan Güneşti o akşamda Mesutlaydım ve Askerde yazdığım günlüğümün son gecesine Şafak Doğan Güneş yazıyordum Mesut bunu gördü ve



   - Kardeşim 2-3 satırda ben ekleyebilirmiyim defterine dedi bende hemen defterimi uzatarak bunun beni çok mutlu edeceğini söyledim



   Mesut Defterime Büyük Harflerle Aynı şunları yazmıştı.



SÖZ DERİZ

SÖZLE DÜŞÜNÜR

SÖZLE SÖYLERİZ

SÖZDÜR BİZİM SİLAHIMIZ

SÖZLE DOST ANAR

SÖZLE KIRARIZ

BİR SÖZLE UNUTULUR GİDER

BİR SÖZLE EBEDİ KALIRIZ.......




   Bu sözleri okuduğumda ağlamaya başladım ve ondan ayrılacağıma çok üzüldüm Mesut bana



   - Tertip ağlama iyi kötü günlerimiz geçti omuz omuza ama hep Sabrımızla bazı şeyleri aştık dedi bende sözünün doğruluğunu teyit ettikten sonra ona bir sigara tuttum bana



   - Tertip benimle bu gece son bir nöbet daha tutmaya varmısın dedi bende hemen kabul ettim zaten



   Nöbetine baktık nöbeti gece 2-4 tü ve çelik kuledeydi biraz tepede ve dik bir tepedeydi ama yinede güzel yerdeydi kule. Komutanımızdan izini zor bela almıştım son gecemde nöbeti silahsızda olsa Mesutla birlikte tutacaktım.



   Gece nöbete giderken yanıma Günlüğümüde aldım nöbet yerine vardık ve Mesutla birlikte kulenin içerisinde oturup muhabbet ediyorduk ilk günümüzü otobüsü konuşuyorduk ve bi ara sezsizlikten sonra Mesutun oturduğu yerde uykuya daldığını farkettim bense bekliyordum ne olursa olsun bekliyecektim güneşi bekliyecektim çünkü o benim güneşimdi Şafak Doğan Güneş, güneşimdi. Defterime o gece nöbetini saat bildirerek yazmaya başladım ve bir kaç dipnotla geceyi hayırlatacak tatlı sözler yazdım.üzerime çöken yorgunluk benide vurmuştu ve bende tatlı bir uykuya dalmıştım bunun farkında bile değildim taki birileri beni apar topar kolumdan büyük bir hışımla uyuduğum yerden kaldırıp gün ışığına o kulubenin dışına çıkarıncaya kadar....



   Kendime geldiğimde yanımda 4 Asker ve başlarındada bölük komutanımız olduğunu gördüm ne olduğunu bile anlamamıştım hepsi beni çevrelemiş sessizce bana bakıyorlardı kimsede çıt bile yoktu o anda gözüm Mesutu aradı Arkamdaki kulede kulübenin içinde olmalıydı, arkamı döndüm ve hemen hemen 5 metre ilerimdeki kuleye baktığımda kulenin kulubesinin kapısının yanında kırmızı bir şeyler gördüm bu rengi bir yerlerden tanıyordum bu rengi beynime bir yerlerden kazımıştım, olamazdı o renk tahmin ettiğim renk olamazdı bu renk ölü rengiydi bu renk kan rengiydi pıhtılaşmaya başlamış Soğumuş Kan rengi.



   O Anda beynimden vurlumuşa dönmüştüm şuurumu kaybetmiştim içeride Ben ve Mesut vardık Tanrım düşünmek istemiyordum hafızamı kaybetmek üzereydim ne olmuştu? Bağırmaya başladım ve kulubeye koştum Mesut, Arkadarşım, Tertibim, Kardeşim Boynundan derin bir bıçak darbesiyle uykusunda öldürülmüştü ve kanı kulubenin içerisinde her yere sıçramıştı bende dahil her yerde kan vardı Mesutun kanı, Kardeş kanı.



   Kendime geldiğimde yanımda komutanım ve tabip Dr Üsteğmen komutanımız vardı kendimi toparlayamamıştım ve bana tüm olanları anlattır.



   Gece biz uyuduktan sonra tahmin edilen sayısı 3 kişi olarak belirlenen PKK lılar içeriye girmişler ve Sezsizce kasaturalarıyla önce Mesutu acımadan katletmişlerdi bana döndüklerinde komutanların bana verdikleri günlüğümden beni neden öldürmediklerini çözmüştüm Günlüğümün son açık sayfasında Mesutun yazdığı yazıların ve benim Şafak Doğan Güneş yazdığım işte o sayfada Mesutun Kanıyla parmakla yazılmış bir yazı vardı yazıda



   - Dua et şafağın Doğan Güneş.............



   Teskeremi aldım ama beynimi hala oradan alamadım Mesutun ailesine koştum hemen cenazesine yetiştim kardeşimin Göz yaşları arasında sanki onunla benide toprağa verdiler başında 3 gece nöbet tutabildim ve 1 ay boyunca durmadan baygınlık geçirdim ve hala pisikolojimin normal olduğunu sanmıyorum Mesut ise hala içimde bir yerlerde yaşayan Büyük bir silah arkadaşı Belki beklemediği bir biçimde onursuzca, kalleşçe öldürüldü ama şunu çok iyi biliyorumki o ve bizler bu vatan için çok ama çok şeyimizi verdik.



   Hepsi bu vatan Topraklarına Helal olsun.



   Tüm Şehitlerimizi saygıyla anıyorum




Hikayeler