Hikaye | Kategoriler | Hikayeler

Kafileden Geri Kalan





    Karanlık bir gecede, uzaktan bir gencin sesi kulağa geliyor ve yardım isteyerek, anneciğim anneciğim diye inliyordu. Zayıf devesi, kafileden geriye kalmış ve sonunda yorgunluktan uyumuştu. Ne ettiyse deveyi hareket ettiremedi. Çaresizce devenin başında durmuş inlemekteydi. Bu sırada, Resul-i Ekrem (s.a.a), zayıflık ve güçsüzlükten dolayı, birisi kafileden ayrılıp yalnız ve yardımsız kalabilir diye, kafilenin arkasında gidiyordu. Uzaktan bir gencin iniltisini duydu. Yaklaşarak sordu: Ne oldu sana ?



    - Ben Cabir'im.



    - Niçin geride kaldın?



    - Ya Resulallah, devem yolda kaldı.



    - Yanında sopan var mı?



    - Evet.



     - Bana ver.



    Resul-i Ekrem (s.a.v) sopayı aldı ve sopanın yardımıyla deveyi hareket ettirdi. İkinci defa deveyi çöktürdü ve sonra ellerini üzengi yaparak Cabir'e ?bin? dedi. Cabir bindi, bir likte yola koyuldular. Bu sırada Cabir'in devesi daha da hızlı gidiyordu. Peygamber, yolda, Cabir'e karşı devamlı olarak, muhabbetle davranıyordu. Cabir saydı ve toplam yirmi beş defa Peygamberin onun için, af dilediğini gördü.



    Yolda Cabir'e sordu: Baban Abdullah'tan kaç çocuk kaldı?



    - Yedi kız, ve erkek olarak, tek ben.



    - Acaba babanın borcu kalmış mı?



    - Evet.



    - O halde Medine'ye döndüğün zaman alacaklılarla anlaş, ayriyeten hurma toplama zamanı, bana haber ver.



    - Çok güzel



    - Hanımın var mı?



    - Evet.



    - Kimle evlendin?



    - Filan kadınla, filan kimsenin kızıdır, Medine'nin dul kadınlarından biri.



    - Niçin dengin olan bir kız almadın?



    - Ya Resulallah, bir kaç tane genç ve tecrübesiz kız kardeşim vardı, genç ve tecrübesiz kadın almak istemedim, akıllı bir kadını, eş olarak seçmeyi, daha doğru gördüm.



    - Çok iyi bir iş yaptın. Bu deveyi kaça aldın?



    - Beş vukiyye altına.



    - Mal, aynı kıymetle bizim olsun, Medine'ye geldiğinde gel, parasını al.



    Yolculuk sona erdi ve Medine'ye döndüler. Cabir, teslim etme üzere, deveyi getirdi. Resul-i Ekrem (s.a.v), Bilal'e buyurdu: Cabir'e devenin parası olarak beş vukiyye ver. Buna ilave olarak babasının borçlarını ödemesi için üç vukiyye altın daha ver. Devesi de kendi malı olsun.



    Sonra Cabir'e: ?Alacaklılarla anlaştın mı? diye sordu.



    - Hayır ya Resulallah.



    - Babandan kalanlar, borçlarına yetmiyor mu?



    - Hayır ya Resülullah.



    - Peki, hurma toplama zamanı bize haber ver.



    Hurma toplama zamanı geldi, Resulullah'a haber etti. Geldi ve alacaklıların hesabını kapattı. Yeteri miktarda da Cabir'in ailesi için bir şeyler bıraktı.[1]






[1] - Bihar, c. 6, Bab-u Mekarim-i Ahlakıhu ve Siretuhu ve Sünnetuhu.




Hikayeler