Hikaye | Kategoriler | Hikayeler

Can'ın Feneri



   Can'ın annesi akşam yemeği için pasta yapmış.



   - Artarsa, Ömer Amcana da götür, diyor.



   Can:



   - Karanlıkta nasıl götürürüm? diyor.



   Annesi:



   - Hiç korkma oğlum. Ben feneri yakarım sana, diyor.



   Ama eski feneri arıyorlar; bir türlü bulamıyorlar.



   Anne bir yandan, Can bir yandan kileri arıyorlar.



   Can dolaba bakıyor.



   Anne:



   - Ne düzensiz çocuksun! diye kızıyor.



   Sonra feneri kendisinin kaldırdığını hatırlıyor ve onu merdiven altındaki kömürlükte buluyor.



   Anne feneri yaktıktan sonra :



   - Ömer Amcana selam söyle, diyor.



   Can bir inşaatın yanından geçiyor. Çok ürküyor. Sanki bir ejderha orada duruyor! Ama yanıldığını anlıyor.



   Can fenerini tuttuğu zaman bunun sadece bir taş yığını olduğunu görüyor.



   Can :



   - Fenerim çevreyi çok iyi aıdınlatıyor. Korkmama hiç gerek yok, diye düşünüyor.



   Kestirme olsun diye tepenin üstünden geçiyor. Keşke geçmeseydi! Karşıda birçok kolu olan bir canavar duruyor!



   Can yaklaşınca düşüncesinin saçma olduğunu anlıyor. Bu sadece ulu bir çınar ağacı.



   Artık neredeyse Ömer Amca'nın evine yaklaştı. Yalnız gölün üzerindeki köprüden geçmesi yeterli.



   O da ne? Gölde kocaman korkunç bir balık var!



   Can :



   - Gene aldandım. Bu sadece bir sandal! diye düşünüyor.



   Can sonunda Ömer Amca'nın evine geliyor. Bahçede ağacın altında bir karaltı görüyor. Sanki bir adam karaltısı gibi.



   Evet; bu gerçek bir insan karaltısı.



   - Ömer Amca!



   - Merhaba Can.



   Ömer Amca :



   - Çomar'ı gördün mü? diye soruyor.



   Can :



   - Hayır, görmedim, diyor.



   Can pastayı Ömer Amca'ya veriyor.



   Ömer Amca tam pastayı yiyecekken dışardan "Hav hav hav!" diye bir ses duyuyorlar.



   Ömer Amca:



   - Gel Çomar. Pastadan sen de ye, diyor.


Hikayeler