Hikaye | Kategoriler | Hikayeler

Yardım



   Bir arkadaşım vakfımıza gelerek ;



   - "Fakir öğrenciler için burs parası topladığınızı duydum, dedi. Ben de her ay bir kişinin masrafını karşılamak istiyorum" dedi...



   Teklifini memnuniyetle kabul ettik. Çünkü bütün gayretlerimize rağmen bize başvuran öğrencilerin çok azına yardım yapabiliyorduk. Arkadaşım :



   "Paramı vereceğiniz öğrencinin beni tanımasını istemiyorum, diye devam etti. Ben de onun kim olduğunu bilmemeliyim"



   Bu hassas insan, burs verdiği öğrenciyi minnet altında bırakmamak ve yaptığı hayırla gururlanmamak için böyle bir şart ileri sürüyordu. Kendisine o konuda teminat verdiğimde, cebinden para dolu bir zarf çıkartarak masanın üzerine bıraktı.



   Arkadaşıma teşekkür ederek uğurladıktan hemen sonra odama 18-20 yaşlarında bir genç girdi. Çekingenliği her halinden anlaşılıyor ve sarıya çalan solfun yanakları, konuşurken yer yer pembeleşiyordu. Onu hemen yanımdaki koltuğa oturtarak rahatlatmaya çalıştım. Fakir bir ailenin tek çocuğuydu, üniversiteye yeni başlamıştı ve maalesef de tahmin ettiğim gibi böbrek hastasıydı. Bu yüzden yardıma ihtiyacı olduğunu büyük bir sıkıntıyla anlattı. Masanın üzerine onun için bırakıldığına inandığım zarfı kendisine uzatırken;



"Sen merak etme evlad, dedim. Her ayın başında paran hazırdır"



   Bursunun bu kadar çabuk eline ulaşması karşısında şaşkına dönmüş ne diyeceğini bilememişti. Sevinçle yaşaran gözlerini benden kaçırmaya çalışarak zarfı aldı ve dualar ederek iç cebine yerleştirdi. Arkadaşımın gönderdiği zarfları yerine ulaştırıp o mutluluk tablosunu tekrar tekrar yaşayabilmek için artık aybaşlarını iple çekiyor ve rahatsızlığından dolayı gelemediğinde, zarfını aynı fakültede burs alan arkadaşlarıyla gönderiyordum.



   Aradan bir hayli zaman geçti. Arkadaşım da yaptığı hayrın makbule geçtiğinden emindi. Fakat çok üzüntülü olduğum bir gün camide karşılaştığımızda;



   - "Ben de seni aramıştım, dedi. İşlerim dün sabah nedense birden bozulduğu için artık o zarfı gönderemeyeceğim."



   Söyledikleri karşısında hayrete düşmüştüm. Yarabbi nasıl bir tecelliydi bu? Bilemiyordum. Sırtını sıvazlayarak;



   - "Allah senden razı olsun kardeşim, dedim. O paraya lüzum kalmadı zaten. Biraz önce kıldığımız cenaze namazı, burs verdiğin öğrenciye aitti. Artık ona sadece fatihalar gönderebilirsin..."


Hikayeler