Hikaye | Kategoriler | Hikayeler

Yalancı Pehlivan



   Keloğlan çok tembel bir çocuktu. Annesi ona durmadan "Oğlum biraz çalış. Bana yardım et" derdi.



   Derdi ama dinleyen kim? Karnı doyup da midesi şişti mi Keloğlan yan gelir yatardı. Kadın, oğlunun bu durumuna çok üzülürdü.



   Bir gün komşuya danışıp "Komşucuğum, ne yapsam da Keloğlan'ın uyumasına engel olsam?" diye sordu.



   Komşusu da ona "En iyisi, ilgisini çeken kitaplar al. Okusun da uyumasın " dedi.



   Keloğlan'ın annesi "Acaba ne tür bir kitap alsam da Keloğlan okusa?" derken aklına pehlivanlık öğreten kitap geldi.



   Gerçekten de Keloğlan bu kitabı çok beğendi. Her sayfasını okudukça aynanın karşısına geçiyor, kitapta yazılanları bir bir uyguluyordu.



   Artık Keloğlan iyiden iyiye kendini pehlivan sanmaya başlamıştı. Yolda yürürken kibirleniyor, herkese tepeden bakıyordu.



   Bir gün annesi Keloğlan'ı pazara gönderdi "Git, biraz alış veriş yap " dedi.



   Keloğlan bir iki düşündü; böbürlene böbürlene "Pazarda alış veriş yapmak pehlivanlığa yakışmaz. Ama neyse, anamın gönlünü edeyim " dedi.



   Yolda bir kalabalık görüp durdu. Birkaç kişi bir atlı arabanın etrafında toplanmışlardı. Arabanın tekerleği kırılmıştı. Adamlar yeni tekerlek takmak için hep birden arabayı kaldırmaya çalışıyorlardı.



   Keloğlan "İşte pehlivan olduğumu herkese gösterecek bir fırsat " diye güldü.



   "Hele kaçılın şöyle kenara!" diye bağırdı.



   Omuzlarını kaldıra kaldıra arabaya yanaştı. Kırık tekerleğin altına uzandı. Ofladı, pufladı, ama kaldıramadı. Bir daha denedi, yine olmadı. Herkes ona gülüyordu.



   Çocuklar "Keloğlan



   Yalancı pehlivan!



   Keloğlan



   Yalancı pehlivan" diye tempo tutup şarkı söylüyorlardı.



   Keloğlan kızardı, sonra sarardı. Çok utanmıştı.



   Keloğlan'ın öyküsü böyle olur olmaz şeylerle kibirlenip kendini beğenenlere bir ders olsun.


Hikayeler